O gün hava çok soğuktu. Benim üstümde katman katman kıyafet varken Mırmır’ın yoktu. Mırmır üşüyor mu diye merak ettim. Boynuma sarılı olan atkıyı çıkarıp Mırmır’a doladım. Evimizin kapısı açıktı. Büyük ihtimal annem Mırmır’a yemeğini verip eve girmişti. Kapıyı açık unutmuştu. Mırmır’ı evimizin bahçesine götürdüm. Onu biraz sevdikten sonra eve girdim. Eşyalarımı yerleştirip üstümü giyindim. Annem benim eve geldiğimin farkında değildi. Kulaklığını takmış yemek yapıyordu. Tam ödev yapmak için masama oturacağım zaman aklıma Mırmır geldi. Onu soğuk bahçede bırakmaya gönlüm razı değildi ama eve de alamıyordum çünkü annem hayvanlardan pek hoşlanmaz. Bu yüzden evde evcil hayvan beslememe izin vermiyor. Mırmır bizim mahallenin kedisi. Okuldan geldiğimde her zaman onunla oyun oynar, eğlenirdim. Annem de ben okuldayken Mırmır’ın mamasını verir.
Aklımdan ödevlerim imi yapsam yoksa bahçeye çıkıp Mırmır ile mi ilgilensem diye düşünüyordum. Ani bir kararla dışarı fırladım. Mırmır’ı ceketimin içine sokup eve girdim. Minik yavruyu battaniyenin içine sardım. Biraz korkmuş biraz heyecanlı ve çokça mutluydum. Yaklaşık on dakika sonra cesaretimi toplayıp annemin yanına mutfağa girdim. Işık hızıyla mutfağa girdiğim için annem korkmuştu. Elindeki tabakları yere fırlatmıştı. Annem bir bana bir Mırmır’ a bakıyordu.
Annemden özür dileyip olanları anlattım yufka yüreği dayanmadığı için Mırmır’ın bizimle kalmasını kabul etti, birlikte kırılan tabakları topladık. Annem ile bir anlaşma yaptık. Eğer bir ay içerisinde ödevlerimi aksatmadan yaparsam Mırmır’ı sahiplenebileceğimizi söyledi. O gün bu gündür Mırmır üç aydır bizimle.